Beslenme

Beslenme, canlı varlıkların, doğanın onlara sunduğu gıdaları, hem temel yaşam ve enerji kaynağı hem de büyüme ve gelişmeye destek amacıyla kullanmasıdır. Beslenme, soluk alma gibi yaşamak için zorunlu eylemlerden biridir.
Besin kaynakları yani gıdalar, sindirimleri tamamlandığında, içerikleri sayesinde bedenin sağlıklı olabilmesi ve sağlıklı kalabilmesi, fiziksel ve zihinsel işlevlerini yerine getirebilmesi için gerekli maddelerdir. Ana gruplar, karbonhidratlar, yağlar, proteinler, vitaminler, mineraller ve sudur.
Tüketilen gıdaların, hem çeşit olarak bol ve değişken hem de miktar olarak yeterli olması önemlidir. Mevsimler, coğrafi konum, sıcaklık farklılıkları bu çeşitliliği etkiler. Ancak, canlılar buna uyum sağlamakta gecikmez. Bedendeki hücreler, özellikle de karaciğer hücreleri farklı gıda gruplarını diğerlerine çevirebilir. Bu yetisi sayesinde beden malzeme eksikliği çekmez! Yaklaşık elli adet madde ise bu dönüşümü yaşayamaz. Onlara “esansiyel gıdalar” denir. Mutlaka yiyecek ve içeceklerle dışarıdan alınması gerekir.
Besin kaynaklarının tüketim miktarı, canlıların cinslerine, beden ölçülerine, günlük hareketlilik düzeylerine, yaşadıkları iklime ve coğrafyaya göre değişir.
Gıdalara duyulan sevgi ve ilgi, koku ve görüntüleri için yaşanan seçicilik, lezzetlerine karşı oluşturulan duyarlılık, insanların diğer canlılardan farklı bir boyutta beslenme düzeni oluşturmasına neden olur. Buna bir de duygusal iniş ve çıkışlarda gıdaları sığınılacak liman olarak görmek de eklenince insanların beslenme konusunda hayli derin ve engin bilgi sahibi olmaları, yıllar içerisinde deneyimlerini zenginleştirmeleri sağlıkları için bir zorunluluk olmaktadır. Pek çok sağlık sorununun ve hastalığın tedavisinde en az ilaçlar kadar hatta sıklıkla ilaçlardan daha fazla öneme sahip olan besin maddelerinin niteliği ve niceliği çok önemlidir. Besinleri günlük yaşantıya eklerken de çıkarırken de büyük bir titizlik sergilemek gerekir.

…MIŞ GİBİ YAPANLAR

Her gün onlarca kişi “yeni bir günlük yaşam düzeni” kurma konusunda destek almak amacıyla hekimlere ve beslenme uzmanlarına başvuruyor. Her biri ile genel sağlık durumları, ileri tetkikleri, ilaçları, destekleri, beslenme düzenleri, aktivite alışkanlıkları, uyku düzenleri ve daha pek çok konu üzerinde konuşuluyor. Önce onları dinleyip, muayene edip, gerekiyorsa tahlillerini isteyip bir veri tabanı oluşturmak, sonra da bunları inceleyip uyarı ve önerileri sıralamak en başarılı ve verimli sonucu elde etmeyi sağlayan yaklaşımdır.

Gündelik yaşamın organizasyonu çok önemli ve bir o kadar da zor bir konu: Beslenme bu işin en az yarısını kapsıyor. Hal böyle olunca “sofralara müdahale” gerekiyor. Bu da kimsenin hoşuna gitmiyor. Uygulamada karşılaşılan zorluklar yılgınlık veriyor.
Çoğu kişi “dengeli beslenme” konusunda bilgili ve deneyimli. Kuramsal olarak bu denli donanımlı olmaları sevindirici. İşin bir de uygulama kısmı var ki… İşte her şey orada düğümleniyor. Hep ölçülü, sayılı, saatli, nitelikli bir beslenme düzeninde yaşarMIŞ GİBİ YAPANlar çoğunlukta. Tüm besin gruplarından tüketiyorlar. Kahvaltıda –azıcık-reçel de var, hafta sonu -iki kadeh- kırmızı şarap da, doğum gününde -ince bir dilim- pasta da, iş arkadaşlarıyla gidilen ocakbaşında -pidesiz- döner de… Bu sağlıkçıların “koruma programı” dediği, sağlığı için en uygun vücut ağırlığını elde edenlerin izlediği, günlük enerji alımı harcadığına denk olup mevcut kiloyu korumaya yönelik uygulamaya çok benziyor. Haliyle kilo kaybı da olmuyor.
Kilo vermek, muhasebe defterinde açık vermek gibi, alınan enerjinin harcanandan düşük olmasıyla sağlanabiliyor. Beslenme uzmanları, olgulara önerilerde bulunup listeler hazırlarken gün içerisinde almaları gereken karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral ve lif oranları ince ayardan geçmiş bir sistem kurmaya çalışıyorlar. Bu öneriler uygulanırsa tartışılmaz sonuçlara varılıyor.
 
Ana Sayfa Twitter Facebook Twitter Facebook